Wednesday 10 October 2012

isa genzken's rose

merhaba, bugun aklima leipzig messe'deki bu heykel geldi. bundan bir tane de new museum'un orda varmis. onu gormedim. ama gormek isterdim.
sonra bugun aklima baska seyler de geldi yuksek ates yuzunden. mesela lazca'da izmoce ruya demek. ve gunlerdir kendi kendime izmoce deyip duruyorum. nedense lazca degilmis, sibirya'da konusulan bir dildenmis gibi. cocugum olursa adini izmoce mi koysam. uff olmaz izmo derler simdi cocuga. :/ sacmaladikca sacmaliyorum. uzerime biri oturmus gibi. asiri uykulu bir haldeyim ve gozlerim cok aciyor. uyusam gecer gibi ama aslinda gecmez bilirim. damagim kuruyor. burnum kanayacakmis gibi. 
ates kafasi bambaska vallahi.  

Monday 8 October 2012

mavi tukenmez kalem govdeli turuncu pofuduk agac

aklima surekli ayni desen gelip duruyor. mavi tukenmez kalem ile cizilmis bir agac. dallarinin ucu goz gibi bitiyor. ustteki podufuk kismi ise turuncu kuru kalem ile boyanmis. ve iste o kadar. nerde gordugumu hatirlamadigim bu deseni cizmek icin tek yapmam gereken sey cesaret. hayatta ihtiyacim olan tek sey olan cesaret.

Sunday 7 October 2012

uzakta

yanindayim, yanindayim. cok yakininda. birlikte gecirecegimiz basbasa bir pazar gunu hayali kadar burda olsaydin paris umrumuzda olmazdi diyecek kadar bence artik gel ve bir daha gitme

Monday 1 October 2012

durum cok acikli.

kendi hayatinda her seyi degistirirken, baskalarinin hayatinda hicbir seyin degismemesini istemek. altinda korkaklik yatiyor sanki biraz, ve buyuk bir bencillik. gittigin yeri begenmeyip dondugunde biraktigin her seyin ayni kalmasini istemek ne garip bir sey.