Wednesday 27 March 2013

onca elmaya ragmen

sabah yedi gibi uyandim. a. arkadaslari ile yenikoy'e kahvaltiya gitti. ne yapsam bilemedigimden oturup elmali kek yaptim. ayni anda yuz sey yapmak isteyen insanin draminin sonuclari. yuzlerce kahve ictim, bir dilim kek yedim. yikandim, paklandim, cok sevdigi kazaginin kolu yirtilmis, gunlerdir halledicem diyorum, -cocuk mu kandiriyorsun kadin!- megerse bugune kismetmis. iste ona yama olacak taba rengi deriyi, uc pasaja girip ciktiktan sonra, osmanbey'deki bursa pazarinda bulabildim. sonra terziye gittim, sokuklerimizi biraktim. ofise geldigimde saat 12'yi geciyordu ve sadece 1 kisinin cantasi vardi, oturdum makale bastim, muzik dinledim, dinliyorum. fakat penderecki dinlemek iyi bir fikir degilmis. gece ustum acik kalmis etkisi yaratiyor. herkesler bugun, dolunaymis diyorlar, bir ay oncesinden alarmi verilmis bir dolunay ve de, kis bitmiyor, uretemiyorum ve sindirim sistemim, ne yaparsam yapayim asla duzelmiyor. ofiste, turned on bir vaziyette dakika saydigim anlasiliyordur fakat.