Monday 31 March 2014

basbakan annemi aglatti.

senelerdir "ben gidicem buralardan ya" diyen bir evlatla yasayan annecigim sonunda "tamam git kizim. buralar zaten hic bize gore degildi" dedi. soke oldum.

tipik bir cehape kadini olan annem yillarini devlet memurlugu yaparak gecirdi. sonra da emekli oldu. simdi bir koyde, babam ve mat (kopek) ile birlikte yasiyor. emekli olduktan sonra aktif olarak siyasetle ilgilenmeye basladi. hic anlasamadik. ona gore ataturk allahtan once gelir. bana sorarsaniz allah da ataturk de balon. yillarca kavga ettik. ben hep ulkeden kacmaya calisan evlat, o ise kalip mucadele etmem gerektigini soyleyen anne oldu.

bu sabah erkenden kalkiverdim uzun bir zamandan sonra. pazar gunku secimlerden sonra da haram oldu. manzara sapsari. annemi aradim. sabahin korunde agliyordu. "yahu bu daha baslangic rerore" dedim. "mucadeleye sen devam et" dedi. "hatta bence etme, bas git" diye de ekledi.

bana bak recep, hani beni aglattin da annemi aglattin ya, iste simdi bittin.

Saturday 29 March 2014

secim oncesi off

bu ruzgar bu camlari kirar mi bilmem. kalbimi kirdigi kesin. bir yandan asiri mutluluk veriyor bu durum. artik sadece ruzgar kalbimi kiriyor. insanlardan kurtuldum. dunya ile alip veremediklerim hala var. mesela bir cumartesi ogleden sonrasi ansizin cikiveren ruzgar. tek derdim sen ol e mi?

bu ssri beni mahvediyor. azi zarar, cogu zarar. normalini bulamadim gitti.

gunlerdir altimdan halilar cekiliyormuscasina yuruyorum sokaklarda. dengemi tutturacagim diye sarf ettigim enerjinin sonucunda tek istegim yataga donmekler oluyor. ote yandan koala gibiyim. herkese sariliyorum. sasiriyorlar tabii. tuhaf sessizlikler oluyor.

umarim kendi dengemi bulacagim diye onlarin dengesini bozmuyorumdur diye dusunmuyorum bile.

dun gece denizotobusunde mesela, tam da bursa'dan istanbul'a varmamiza onbes kala, cantamdan cikardigim eylem dudugumle sevimlilikler yaparken, 'tamam, buyuyeceksin' deyip guldu diye kucagina yattim cocugun.

oylece durduk.

sonra hicbir sey olmamis gibi sevimlilikler yaptimsa da olmadi. oyle kalakaldi. e ben de sustum. sonra eve birakti. baay, baay diyip hizla birbirimizden uzaklastik. o muhtemelen saatte 100 km hizla. ben ise bir dakikada atabilecegim en cok adimla. az kalsin arabanin kapisini actim diye uc bisikletliyi biciyordum. onlar da ne diye yoldan gidiyor gecenin bir vakti ya? ya carpsalardi? sacmalamayin diye bagirmaliydim arkalarindan. BURASI ISTANBUL. VAHSI BIR YERDEYIZ. BISIKLET DIYE TRAFIGIN DELI GIBI AKTIGI BU YOLLARDAN GECERSENIZ OLURSUNUZ. SIZIN YUZUNUZDEN KATIL OLMAK ISTEMIYORUM. keske herkes sadece bisikletli olsa. daha az katil olurduk.

telefonuma gelen mesajin haddi hesabi yok.
kiracagim sanirim.
kahrolasi sessizlikler.

Wednesday 26 March 2014

30 yasimdayim ve hala hayatimin hicbir seyini bulamadim. kendimi bir gozumu kisip uzaklara bakarak tebrik ediyorum.

Sunday 23 March 2014

claire de lune, remember forever.

uzandigim yerde bu pazar, kalkmak istemeyecegim simdiden asikar

cuma gunu muydu neydi, o kadar yorulmustum ki sabahtan beri, avucumda camdan bir micro-cosmos ile akyol'dan cihangir'e tirmanirken ve bir saat sonra cukurcuma'dan eve donerken ellerim bos, simdi ben yok olsam mesela dedim, su sokaktan az onceki ve simdiki gecisimin nesi kalir geriye? kaldirimlar mi hissedecek olmayisimi. yo, hayir. bazi geceler izledigim yildizlar mi? yoo, hayir. insanoglunun en buyuk drami da bu. koskocaman evrende olmasam ne olurduculuk. hicbir sey olmazdi. yildizlar ayni sekilde ve kaldirim taslari da sokulup atilincaya kadar yerlerinde. 

bombos bir beyaz peynir tenekesi gibiyim bu gunlerde tam bes kiloluk.
o cok onemseyip asiri anlam verdigim yataklar ve bedenime dolanan kollar bile bir sey hissettirmiyor.
azra dedi ki DENE bir.
ayaklarimi yerden kesecek bir seyler gelmeli. nevrim donmeli. diyemedim.
hicbir sey hatirlamiyorum.

Friday 21 March 2014

asik veysel ve ben bir cuma gecesi kalp

İnsan mıyım mahluk muyum ot muyum
Ekilir biçilir bir nebat mıyım
Yoksa görünüşte bir sıfat mıyım
Hiçbir türlü bulamadım ben beni


Sunday 16 March 2014

sanirim deliyorum.

her sey birbirine girdi. ulke darmadagin. tayyip pisligi ve kankitolari her turlu pisligi yapiyor. aylardir yedigim gazin haddi hesabi yok. gelecek genelde belirsizdir ama hic bu kadar kara bir belirsizlige bulanmamisti. sonsuza kadar uyumak istiyorum. tasi taragi toplayip norvec'in bir koyune yerlessem de olur belki. ama bu yasadiklarimi benligimden sokup atmam lazim. babamlar hep darbe zamaninda ne kadar fena hissettiklerini, travmalarini hala bile uzerlerinden atamadiklarini anlatirlardi. bizim zamanimizin kabusu darbe degilse bile tam bir dusmanlik, yalancilik, katillik politikasi. kendimi hem cok ofkeli hem de asiri caresiz hissediyorum. acaba gidip kendimi patlatsam mi diye bile dusunmeye basladim. ruh hastasi bir adam yuzunden ulkece delirdik. sanirim secime kadar kendimi kapatacagim. yoksa bu surecte geri donusu olmayan agir bir hastaliga yakalanacagim. kime yalvarsam, ne yapsam bilemiyorum gercekten. hafizami silin. goturun beni buradan. kimildayacak halim kalmadi. ofise gidip oradaki sizofren ortamda kokos kadinlarla calismak da cabasi. lutfen tanrim beni bu hayattan cikar. yalvaririm.