Tuesday 6 June 2023

annemin incecik yüzüğü parmağından düşmüş, halının altına yuvarlanmış, onu fark ediyorum. annem yüzüğünü bana veriyor, pırlanta. diğer yüzüğünü de veriyor hatta. iki elimde birer anne yüzüğü, pırlanta, pembeye evrik bi renk, altın ama pırlanta. parmaklarımda. odanın bir cephesi silivri taraflarında denize bakıyor, deniz sığ, upuzun bir yarık görüyorum, gölgemsi fay hattı. evin altından fay hattı geçiyormuş ama evin penceresi ile köhne odası arasında sokak gibi bir geçit var, saman süpürge detayı. ılık rüzgarlarla onu özlüyorum işte o sokakta ve çok öfkeleniyorum; nasıl bırakır beni bir başıma o güçlü kadının karşısında. her şeyi var o kadının, seni var en başta. seni var. bu düşünce beni daha da öfkelendiriyor. biz seninle binbir türlü unsuru yan yana getirmemiş miydik şans eserinde. ne kadar güzel buluşturmuştu dünya bizi anadolu'nun orta yerinde. ne kadar aptalım ki beni hiçbir yerin ortasında sarmalamana izin verdim. suretim yüzünden silindikçe acın derinleşsindir tek dileğim.

Friday 5 March 2021

türkiye

imkansız bir kurguda sıkıntılı bir savaş bu, uzun bir intihar yüzmeyi öğrenmek yerine birbirlerini katleden kıyılar

Tuesday 13 October 2020

anksiyeteler de göçer

deniz otobüsündeydik. kimliğimi unuttuğum için stres oluyordum. koltuğun arkasındaki cepte saç düzleştiricisi vardı, anlamsızca ona takıldım bir de. kimliğim de kimliğim diye anksiyetelerdeyim, ya beni almazlarsa? sonra azra rahatlattı. mültecilerin kimliğe ihtiyacının olmadığını söyledi. deniz otobüsü ile bir şekikde frankfurt'a geldik, nehirden geldik herhalde. nasıl özlemişim anlatamam. insan frankfurt'u özler mi? özler. bir süre burada kalırım, sonra başka alman şehrine geçerim diyorum kendi kendime. aklımda nedense wuppertal var. opera binası olmalı, kocamaaaaan bir konser salonu. stadel'e giderken yolu sorduğum bembeyaz saçlı alman adam aklıma geldi. mavi gözleri ile tobi'nin 20 yıl sonraki hali olduğunu düşündüm. sıkışmış hissediyorum.

Thursday 17 September 2020

korku

doğduğum kasabanın kıyısını kırmışlar

ölmeden önce gider görür müyüm bilmem

yuvarlak taşların üstüne atılan asfaltı

sıra sıra dizilmiş kocaman kayaları

karanlıklardan başını çıkaramayan otları

doğduğum kasabanın kıyısı kırılmış

tepeleri törpülenmiş, kedileri işaretli

ölmeden önce gider görürüm belki

yuvarlak refüjlerin ortasında yatan fakirlerin

teker teker toplandığı kampları

parmaklıkların ardından uzanan ıslak burunları

doğduğum kasabanın kıyısı kırık

kaldı





Thursday 6 August 2020

Küçük zevkleri olan sıradan insanın bile nefes alacak alan bulamadığı bu ülkeye dair en ufak bir ümidim yok, sadece ve sadece onun yok oluşunu hayal edenler erdemli insanlar.

Saturday 25 July 2020

zamanda yolculuk yapmayı sağlayacak bir portal arayarak geçti ömrüm.

Saturday 11 July 2020

şeker'e veda.

şeker ölmüş, yolun karşısındaki spotçunun önünde araba çarpmış. miniğim hayata veda etmiş. günlerce ağladım.

bir gün eve dönerken tütüncü adama sıkılarak sordum. sıkılarak çünkü kötü bir şey diyeceğini biliyordum.

ah dedi, ne oldu bir bilsen.

bilmek istemedim, gitmeye çalıştım, hızla anlattı. ölü bir melek gibi uyuduğu halini gösterdi.
eve geldim, saatlerce ağladım. tütüncü de fena olmuş, her halinden belli.

şeker dedi, bambaşkaydı, gelirdi buraya koltuğuma otururdu, bir şey demez yeme çömelirdim.

şu an bile ağlıyorum. küçüğüme araba çarpmış. çok üzgünüm.

şimdi marvin'ime daha çok sarılıyorum. gerçekten canım acıyor.