Saturday 27 June 2020

Şekersizliğin tadı

Şeker'in kayboluşunun üzerinden bir ay geçti, aklıma gelmediği bir gün yok, onu çok özlüyorum. Günün her anı balkondan onu izleyerek, özenle aldığım ıslak mamaları ona servis ederek ne kadar mutlu idim. Marvin'den bile esirgediğim oluyordu ıslak mamaları ama Şeker'den asla. Alacalı açık kumral sırtlı, önü beyaz kedimiz Şeker, iki yıldan fazladır sokağımızın biriciğiydi. Yeşil gözleri ile olanları izler, tanımadığı kimsenin dokunmasına müsaade etmezdi. Tütüncü bakıyordu ona aslen, gündüzleri onunla dükkanda takılıyordu, arada çıkıyordu geziyordu, sonra dönüyordu. Bazen birkaç gün görünmezdi, mahallede turluyor herhalde derdik ki genelde öyle olurdu çünkü ne olursa olsun Şeker sokağa döner, fırının yan tarafındaki dolabın üzerine zıplar, saatlerce uyurdu ya da bakkalın sıcak hava üflemesinin üstüne otururdu. Karantina döneminde en yakın arkadaşlarımdan biri olmuştu Şeker, sokağa iner, ona mamayı verir, severdim. Bacaklarımın arasında dolanırdı kuyruğunu titrete titrede. En son yine ıslak mama vermiştim, gözlerini açıp kapatarak teşekkür etmişti. Hiç açgözlü bir kedi değildi, diğer kedilerle paylaşırdı mamasını, o gün de kara kedi ile paylaşmıştı. Sonra bir daha Şeker'i görmedim. Şeker'sizliğin ne kadar tatsız olduğunu bir bilseniz. Canım benim, umarım iyisindir, umarım güzel bir eve çöreklenmişsindir. Seni seviyorum Şeker.  

Sunday 14 June 2020

belki de dibin dibi yoktur. bilmiyorum, fazlaca hızlı geçiyor zaman, daha hızlı dönüyormuş gibi, gündüz ve gece arasında mesafe kalmadı, bir göz kırpışı yetiyor. bir gram gerçek bulsam peşinden koşarak gideceğim, çok zor. tahtalara oturmuş yokuş aşağı kayan çocuklar dışında ne gerçekti emin değilim. kalbimi sökmüşler içeriden gıdıklıyorlarmış gibi, bazen durduk yere bir heyecan basıyor, o kadar. gençken gelecek vardı gidilmesi gereken, şimdi ne var, bak işte onu da bilmiyorum. nasıl kazıdılar ruhumuzu. böyle yapıyorlar işte insana. sersem gibi kalıyorsun acıların ve kötülüklerin arasında. şaşkın. ürkek. alay ediyorlar, göz deviriyorlar, bir gülümsemelik sevinç bulduğunda üstüne atlıyorlar, ümüğünü sıkıyorlar. şakası kalmadı, her şeyden sıyrılmak lazım. öyle şehir hayatından sıkıldığını sanan salak orta sınıf gibi değil de gerçekten sadece ve sadece kendinle bir köye gitmek, her şeyi ellerinde baştan yapmak lazım. yoldaşın varsa ne ala. bu zamanın içinde bize yer yokmuş ya en çok da ona gülüyorum.