Sunday 21 August 2016

ne diyecegime bilemiyorum, otomatige baglamis bir sekilde her zamankinden daha da inatla hayata sarilmaya calisiyorum, calisiyoruz ve sonra yine bir bomba patliyor. daha ne kadar kotu olabilir, bunun daha kotusu nedir diye sormaktan kaciniyorum inatla ama her gece ruyalarimda daha da kotusunu goruyorum, misal dun kac katli oldugunu hatirlamadigim bir binadan atlamak mecburiyetindeydim, herkes bu atlayisin cok kolay olacagina ikna etmeye calisiyordu beni ama cok tedirgindim. korku degildi, garip bir tekinsizlik ve neden atlamak zorunda oldugunu bilmemenin beyhudeligi. derin bir nefes aldim. neden atlamak zorunda oldugum sorusu gundemde bile degildi. sadece atlamaliydim ve yanimdakilere bakilirsa bu atlayis kolay olacakti. gittikce daha az gormeye basliyorum. umutsuzluk oranima paralel bir korluk. doktor goz migreni diyecek. sanki beyminde bir baska beyin vya beyinler var. asiri karmasik mantiksal suzgeclerden geciyorum, geciyoruz. inatla yasamaya caliyorum, calisiyoruz ama biliyorum, biliyoruz ki savas icindeyiz. kendimi cok kotu hissediyorum, benim yasamak isedigim dunya boyle bir dunya degil. bu kadar korkunc oyunlar oynanmamali. hep soyledigim sey: insanoglundan miras kalan kotulukleri yeniden uretmememiz gerekiyor. bos bos bos, anlamsiz ve aptalca her turlu bireysel hareketimizin yaydigi topalm enerjiden dolayi, kotlugu en kucuk anlanlarda defalarca kez besledigimizden insanlik bu halde. kotlugun en buyuk oyunu iyiligin goreceli olduguna inandirmakti herkesi. iyilik goreceli oldugunda kotuluk mesrulasti ve gucune guc katti. umarim lokantadaki garsona kotu davranirken ya da bir insani aldatip ona yalan soylerken neyin oyununa geldiginizi anlarsiniz bir gun. kac senedir soyluyorum ama herkes bir havalarda, havalardaydi. simdi, en kucuk kotulugunuzden kurtulun. bu dunya zaten cehennem, biz iyisini gormeyecegiz ama bir takim hareketlerimizle kaniksanmis sik kafali eylemleri refleks olmakran cikarip enerji akisina mudahale edebilrizi. anlamiyorum ki zaten, bu kadar boktan olmak zorunda olan nedir.

No comments:

Post a Comment