Saturday 3 February 2018

dun is cikisi o. ile bulustuk, peyote'de idi, yanina gittim. peyote'yi seviyorum, bazi yerlerin zaman icerisinde radikal degisiklige ugramamasi ya da en azindan kapanmamasi, gecmisle kurdugum pamuk ipliginden iliskiyi yasatabiliyor. sanirim acildigi ilk gunden beri peyote'ye gidiyorum. son yillarda disariya cikmama kararim sebebiyle pek gitmesem de son bir ay icerisinde yeniden gitmeye baslamis olmak hosuma gidiyor. ayni karanlik, ayni aci punk kokusu, ayni sakal ve sac kombinasyonunu gormenin iyi gelecegi aklima gelmezdi elbette. peyote deyince tabi aklima hemen hakan orman gelir. pia kelaynak zamanlarindan beri bildigim hakan. yillar once bir trafik kazasinda oldu. onu uzaktan uzaga hep cok severdim. ne zaman peyote'ye gitsem gulumseyerek selam verirdi. yillar sonra ogrendim ki megerse onun kaza gecesi donmeye calistigi evi, eski erkek arkadasimin evi imis. o isiklar beni hala urkutur.

o.'yu cok severim. tanismamizin hikayesi cok eglencelidir. mimar sinan bahar senliklerinde hop diye onume atlamisti. 2000'lerin basiydi sanirim. basta cok itici bulmustum tavrini ama kisa bir sure sonra anladim ki kendi sahsina munhasir, son derece akilli ve iyi bir insanmis. dostlugumuzun en az 17 yili var. bunca zaman icerisinde birbirimizin dususune, kalkisina taniklik ettik. her zaman yanimda oldu. ben de elimden geldigince onun yaninda olmaya calistim ama su an fark ediyorum ki, bir cok arkadasimla kurdugum iliskiye bakarken, aslinda insanlara hak ettikleri degeri yeterince verememisim. onlari en derinlerine kadar tanimak aklimin ucundan gecmemis. o. bir akademisyen, ayni zamanda sanatci, bunlarin disinda inanilmaz meziyetleri de var. bence o.'nun en sahane ozelligi tam bir ayrik otu olmasi. bunun dusunce yapisiyla bir iliskisi var sanirim. o. gercekten baska bir dunya istiyor ve butun gerceklere ragmen hayal ettigi dunyayi talep etmekten asla vazgecmiyor. dun peyote'de iken o.'ya ogretmenligin nasil oldugunu, ogretirken ne hissettigini sordum. daha once bunu sormamis olmam kendime dair garip hissettirdi beni. onun bu yonuyle hic ilgilenmemistim. bir suru sey konustuk, ogretmekten, ogrenmekten, ogrenme ve ogretme yontemlerinden soz ettik. internete dair bilmedigim onlarca sey soyledi yine. yeni seyler ogrendim.

sonra bir baktim ki m. ilerideki masada oturuyor. bir gun once yazdigim mesaja cevap vermemis olmasi garip bir sekilde kalbimi kirmis olmali. ona yaklasma cabami nedenini bilmedigim bir sekilde cevapsizlik ile sonlandirdi. merak etmedim acikcasi. cunku butun komikliklerime ragmen kendi tavrimdan cok eminim, iyi niyetli, merakli bir sekilde konustum onunla. ustelik cok da heyecanlanmistim onunla tanistigim icin. belki harika biridir, belki ondan cok sey ogrenirim, bolca guleriz demistim kendi kendime. ilk baslarda hep gulen ve pozitif bir sekilde yaziyordu. sonra risk sozlugunun seksi bir kelime oldugunu beyan etmemle birlikte durakladi. yanlis anlamis olabilecegini dusundum ve sehre ne zaman donecegini sordum. yarin donecegini yazdi. hafta sonu onu belki bulabilecegimi, hosgeldigini soyledim ve sustu. belli ki bulunmak istemiyordu, bir cevap olarak sessizligin cok tedirgin edici bir tarafi var. kalbimi kiriyor sessizlik, ozellikle de iletisim halinde bir anda basladiginda. yoksa severim. kendi basina bir sessizligin erdemli oldugu gercek. hal boyle olunca onu gordugumde hic yerimden kalkasim gelmedi. o da beni gormustur elbet, bana donuk oturuyordu. o da hicbir sey demedi. saat 10 gibi mekandan ayrildik o. ile. yol boyunca kendimi cok iyi hissettim. bir insana yaklasmaya calisirken onune konulan barikatlarin sayisiz sekli vardir. uzun yillardir yeni insanlarla tanismak gibi bir motivasyonum yoktu. bu yuzden bu barikatlarin nasil seyler oldugunu unutmusum. ilk yakinlasmak istedigim insandan sessizlik barikati gorunce hevesim kirilmayacak tabii ki. eskiden olsa kesin kirilirdi cunku o zaman ne olduguma dair pek bir fikrim yoktu fakat hayatimin bu doneminde ne oldugumu, ne olmadigimi o kadar iyi biliyorum ki herhangi bir kotu hissettirme, farketmezci yaklasim beni oldugum seye dair sarsamaz. hoscakal m. senin adina biraz uzuldum.

No comments:

Post a Comment