Tuesday, 3 December 2013

yazmak cok lanetli bir eylem

ama muhim degil
al iste yaziyorum. butun lanetlere selam olsun. en kotusu beni bulsun. hadi bekliyorum.
bu o"nun hayati: asik oldugu bir oglan varmis. ilk sevismesi de dahil olmak uzere bir kac kere birlikte olmuslar. oglan tabii ki baskalari ile sevismeyi de ihmal etmemis bu arada. kiz, iki sene boyunca oglanin onu sevmesi icin debelendikten sonra odasindaki koltukla konusmaya baslamis. aglama krizleri, anoreksiya duzeyinde yeme bozukluklari, terapiler, ilaclar derken travmatik ilk genclik yillarina sahip olmus. bilirsiniz bu hikayeleri. cogumuzun basindan gecti. sonra oglan ulkeyi terk edince, kiz baskalarina yer acmis. onu seven ilk adam ile erken bir evlilige imza atmaya karar vermis. henuz evliliginin ilk alti ayinda. fakat aklinda hep baskalari var. ruyalarina giren eski asklari ile sevismekte. sabah uyandiginda ise hirsla kocasina saldiriyor. orgazm olup olmadigi konusunda herhangi bir bilgi yok. her sarhoslugunda pismanligini dile getirmesi cok uzucu. 

kararindan dolayi pisman olmamasi gerektigine ve yeni hayatinin tadini cikarmasina dair yaptigim butun o konusmalar korkunc alisveris seanslari ile tamamlaniyor. her hafta, sehrin farkli semtlerindeki caddelerde ve alisveris merkezlerinde kocasinin kredi karti ile kocasi icin yaptigi alisverislerin buyuk bir kismina eslik ederken gencecik bir kadinin sahip olamadigi adama cevirmek istedigi kocasina uzuluyorum.

cok yakin bir kac arkadasi evliliklerinin surmeyecegini soyledigi icin facebooktaki profil fotografini kocasi ile nikah salonunda imza atarkenki bir fotografa cevirmesinin son derece gereksiz oldugunu soyledigimde kirildigini hissettim.

kocaisi ile paylastiklari herhangi bir sey de yok. standartlarinin uzerinde bir entelektuel birikimi olan adama zorla cizgi film izletiyor ve konustuklari tek sey ailelerinde kim ne yapmis. adam halinden memnun gorunuyor. 

son bir kac aydir vaktimin buyuk bir kismini onlarla geciriyorum. bana cok iyi davrandilaklari bir gercek. ikisi de son derece duzgun insanlar. fakat duzgunlukleri birbirleri icin ideal degil. fakat yine de bir arada duruyorlar. hem de duzenin arzu ettigi sekilde. cocuk yapmayi dahi dusunuyorlar. 

bir kadin neden asik olmadigi ve o kadar da arzulamadigi bir adami, sirf standartlarina uygun oldugu icin hayat arkadasi olarak secer? hem de bu kadar genc bir yasinda. onunde kocaman uzun guzel yillar varken. peki bir adam sadece guzel ve kafasi calisiyor diye bir kadinin bunca kaprisine boyun eger? 

insanlik hallerini idrak edemedigim buyuk bir gercek. 

Sunday, 1 December 2013

hafta sonlari dehset verici bir hizla akip geciyor. ozellikle pazar geceleri, herkes ve her sey bittikten sonra, bir basimayken birbirine eklemlenen gunlerin ve haftalarin ve yillarin yasini tutuyorum.

yas tutmak insana huzur veriyor. sonrasi zaten HEP pazartesi.

Tuesday, 26 November 2013

kis uykusu

iste buradayim. tam da basladigim yerde. bulanik gozlerle dunyayi algilamaya calistigim ilk gun bugun. uzerime dusen golgelerin karartisi urkutuyor. sesleri duyamiyorum. isik beni yoruyor. sagima soluma donemiyorum. yumusak yeni dogan tirnaklarim avucuma saplanmis. oksijen canimi acitiyor. neyin icerisindeyim bilmiyorum. kotu bir tat giriyor icime. yumusayan bir seyler var. iyi hissediyorum bir an. sonrasinda yine o karanliga donuyorum.

Thursday, 21 November 2013

işte şimdi olmadı

handan dedi ki senin serotonin düzeyinle gerçekten de oynamak gerekiyormuş. hmm, evet, sanırım dedim. sonra mevzuyu b bey'e de anlattım. önce biraz korktu. sorduğu sorular şunlardı:

1. insanlar sendeki değişimi nasıl gözlemliyor?
2. çok konuşuyor musun?
3. abuk subuk şeyler yapıyor musun?
4. eşyalarını dağıtıyor musun?
5. eskisinden daha fazla mı alışveriş yapıyorsun?

cevaplarım şöyle oldu:

1. arkadaşlarım "seni bu kadar mutlu görmek ne kadar güzel" diyorlar.
2. evet, eskisinden çok ama çok daha fazla konuşuyorum. dışarı çıkmaktan artık keyif alıyorum. GÜLMEK çok hoşuma gidiyor.
3. abuk subuk derken, yani bilmem.
4. eşyalarla problemli bir ilişkim olmuştur hep.
5. hayır.

"HMM" DEDİ. dozajı biraz azaltmayı deneyelim. "ama eğer bir şey olursa hemen beni ara ve aralık başında muhakkak görüşmemiz gerek."

bugün yan taraftaki inşaattan gürültüler yükselene kadar keyfim yerindeydi. sokağa çıktığımda başımın feci döndüğünü hissettim. vapurda yürüyormuş gibi bir dizzy. önceki halime göre daha bitkinim. NEDEN DÜŞÜRDÜK Kİ? diye feryat edebilirim.

fakat mevzu, gerçekten de, kendi kendime yetecek kadar serotonini neden üretemediğim. neden yani? çocukluğumdan şu yaşıma kadar beynime nasıl komutlar yollamışsam artık. sanırım düşürme fikri iyi değildi. daha zamana ihtiyacım var.

öte yandan hiçbir şeyi sallamama konusunda ciddi ilerlemeler kaydettim.bu güzel. yazmak bana iyi gelmiyor. bu güzel değil. işte bu olmadı. ama belki de oldu ya. ben ellerimi kullanarak bir şeyler yapmalıyım. bedenimi kullanarak. evet.

bedenim beni kışkırtıyor.

Wednesday, 20 November 2013

kusmuklu bere, lavabo, carsaf

dun gece takside aysegul'un beresine kustum. sonra da bereyi camdan disari attim, tahminen taksim'in altından geciyorduk.sonra ayseguller'e gittik. o hemen banyoya gitti kusmak icin. ben de nereye kusacagimi bilemedigim icin mutfak lavabosuna kustum. gerci kusacak bir sey de kalmamisti. ogurdum. sonra uyurken carsafa ogurdum. sabah dis hekimine gittim. doktorun ellerine kusacagim diye cok korktum. kusmadim. sonra ickiyi biraktim.