Friday 27 June 2014

şiirlerim şeytan tırnaklarım gibi, dertlerim ise yine dalak dalak atıyor


divan ebebiyatın yokuşlarda yürümedikleri için bilmezlermiş berlinliler
dar vakitlerde sevgiye koşmanın bedendeki artığını
emin olunuz ki o istanbul'daki yolları tırmanmanın bedeli
kalp çarpıntılarından daha da fazlası

küçükesat'ta dümdüz bir sokakta 60'lardan kalma, 60'lardan nasiplenmemiş dümdüz bir binadayız, yarın
odtü'lü profesörler yapmışlar diyor apartman sakinlerinden fakir fotoğrafçı arkadaşımız,
suratında çapkın bir gülümseme
birazdan evini terk edecek, trabzanlardan kayacağız bu sayede,
tahmini doğru, acele ediyor, poğaçası yanağının içinde
rüzgar bile veda ederken bu kadar hızlı olamazdı

alıştık bir kere çıkmaklar kadar inişlere de,
inişimiz çıkışımızdan hızlı olacak sevgilim
sen de biliyorsun
ilişikimizin biteceğini bile bile hırsla seveceğiz birazdan
yokuşlar akacak damarlarından

sonra bir gün berlin'den ankara'ya gideceğim aktarmasız
bir düzlükten diğerine kuşbakışı X  kilometredir

sabahında arkadaş'ın öldüğü yeri bulayım diye elimde cipiares olmasina ragmen
o binanin onunden gececegimi biliyordum
cogu zaman tesadufler sizin karar verdiginiz kadar vardir
arkadasi dovdukleri yurda saptim da o guzel aklının dönüp bayıldığı yeri bulamadım
aklıma divan edebiyati dustu failatun failatun failun
dümdüz şehirlere yokuşlar inşa edebilirdim, yine de olamazdım
yarın kadar buğulu dün kadar aciz şu anım



No comments:

Post a Comment