Monday 8 January 2018

2017'ye veda

birkac gundur 2017'den ne ogrendigimi anlamaya calisiyorum. ilginc bir surec oluyor. aslinda yillar once ogrenmem gereken bir suru seyi yeni ogrendigimi fark ediyorum cunku. 34 yasinda bir insan icin hafif dramatik hareketler bunlar. yine de gec olsun da guc olmasin misali oluyor tabi.

en temel bilgi:


baska bir yer bulamadigin icin olmak istemedigin yerde durma.
sadece konfor verdigi icin tutundugun tutkusuz butun dallari kes.


hayatim boyunca hep insanlari dinledim. onem verdim fikirlerine ve cok fazla manipule edildim. kendi dogrularimi bulmak yerine, hayati cozdugunu sanan kisilerin dunya goruslerinden bir karma yaptim, sanirim.

iyi okula git.
is bul.
evlen.
sevgilin yok mu?
baskasini bulmustur.
yasin gecti.


2017'de igrenc bir iliskiden ciktim. benim hatamdi. kimseden hoslanmadigim icin, laf olsun diye biriyle sevgili oldum. ne tutku besliyordum ne yaninda olmak istiyorum halbuki. sadece iyi bir insan oldugu icin biriyle birlikte olamazsiniz. caniniz sikiliyor diye de. insanlar bunu yapiyor ama. birlikte sikiliyorlar. butun ciftler, sikici hayatlarinda mutluymus gibi yapmaya calisirken yalniz ve ozgur, ask ve tutku pesinde kosan insanlarin hayatini kucumsuyor. ve bu kucumseme hali oyle bir mahalle baskisi yaratiyor ki sanki dogru olan onlarin varolus bicimiymis gibi. bir anda girdabin icinde buluyorsunuz kendinizi ve bir de bakmissiniz, yaslanmissiniz.

hayatin yegane amaci tutku degil mi? guzelliklerin pesinde kosmak degil mi? sevgi dedikleri sey nasil bu kadar siradan ve monoton bir hale gelebilir. modern insanin kendi yazisini trajediye cevirmis olmasinin kokenlerini antik yunan tragedyalarinda okumak mumkun. fakat neden? anlamadigim sey su: neden insanlar daha guzel bir dunyada yasamak istediklerini dile getirirken kendi hayatlarini boka cevirir?

yillarca "o da onlarin dogrusu, oyle mutlu oluyorlar, beni ilgilendirmez" dedim. gercekten de ilgilendirmez. fakat onlarin hayati beni bu kadar ilgilendirmezken benim hayatim onlari neden bu kadar ilgilendiriyor? kagittan kurgulari icin tehdit unsuru oldugumu fark ettigimde aydinlandim. ben ve benim gibi dusunen baska birileri de vardir muhakkak, kaliplasmis, siradan, bogucu, evet konforlu, digerine gore daha kolay fakat oldukca sikici hayatlar icin tehdit unsuruyuz. bir kadinin evli olmakla boburlenmesi cok zavallica. ve etrafim onlarla dolu.

iste bu noktada 2017'de ogrendigim cok onemli bir seyden daha bahsetmek isterim.

fikirlerini soyle. nasil hissettigini soyle.

bir gun nina simone'un bir sozunu okudum. "people are not easy to know. if you don't tell them how you feel, you are not going anywhere" gibi bir sey diyordu.

kendimle ilgili ciddi bir durumla yuzletiren bu sozu aklimdan cikarmayi dusunmuyorum acikcasi.

cunku, ne hissettigimi, ne dusundugumu hicbir zaman rahatca dile getiremedim. nedensizce. oyle oluverdim. ama herkes ne kadar cok konusuyordu. bu kadar cok konusan insanin karsisinda konusmamayi tercih ediverdim sanirim. emin degilim. halbuki pek cok insan rahatlikla boktan fikirlerini paylasiyordu. nereye carpacagini bilmedikleri, uzerine cok da dusunmedikleri seyleri ortaya firlatiyorlardi ve bunu bagirarak soyluyorlardi. peki ya ben? agzimdan tek bir kelime bile cikmiyordu.

can sikintisindan, mutsuzluktan olmek uzere olmama ragmen ondan ayrilmak istedigimi soylemiyordum. baskalariyla olmayi hayal ediyordum, kafamin icerisinde donuyordu her sey. ama gidemiyordum. aylar surdu. gidemeyis halimden o kadar sikildim ki tek dilegim onun gitmesiydi. icimdeki tas ancak kendi kendine gidebilirdi. ve gitti. cunku o da sevilmedigini biliyordu, istenmedigini de. hayatimdaki en az uzucu olan ayrilik olarak tarihe gecti. bir gram sevgi beslemedigim biriyle senelerimi gecirmistim cunku herkesin bir sevgilisi olmaliydi. lanet olasica cogunluk. oyle bir rahatlama yasadim ki anlatamam. ilk kez kendi evimde yalniz vakit gecirebiliyordum. ilk kez kimseye hesap vermeden canim ne istiyorsa yapabiliyordum. cok fazla bir sey yaptigimdan degil, bu fikir bile beni mutlu ediyordu. fakat sonra yine insanlar konusmaya basladi. hemen ardindan, bir ay sonra, yeni birini bulmam gerektigi, evlenmem gerektigi yonunde yorumlar. ben kendimi hayatimda hic olmadigim kadar ozgur hissederken insanlar beni kusatiyordu. onlardan kurtulmaliydim ama o kadar kolay degildi bu. her yanimdaydilar. eve kapandim. aylarca evden pek cikmadim. gunduz ise gidiyor, 40 yilin basi arkadaslarla bulusuyordum. bu zaman dilimini ileride kendim icin yaptigim en guzel sey olarak tanimlayacagimdan eminim.

birileriyle bir sey yapmak guzeldir fakat o birileri seni boguyorsa degildir.

gecen cuma ic sikintimi sokup kendimi disari atmaya karar verdim. kendi keyiflerine gore plan yapan arkadaslarim tabii ki yoktular. g ise vardi. g daha cok olanlardan. o kadar eglendik ki, unuttugum ne varsa hatirladim.

sonra ertesi gun hangoverdan baygin bir halde uzanirken sunu dusundum:

hicbir zaman kotu bir insan olmadim, kimseye kotuluk yapmadim, (bildigim kadariyla) ve hayat benim etrafimda donmeli. herkesin hayati kendi etrafinda donuyormus zaten, benimki neden senin hayatinin etrafinda donsun. bencillik degil bu, hayata duyulan ask.

daha cok yazacagim.


No comments:

Post a Comment