Tuesday 24 January 2012

off day record

bunca senedir dunya denilen su zalim gezegendeyim, hala sasiriyorum olana bitene. insanlar neden bu kadar salak yaeee diye dert yapmayacagim zira salagin onde giden grubuna dahil oldugum asikar. ergenligi asip olgun insan klasmanina ilerledigim su gunlerde, kendime bakip sasirmak yerine, yasitlarimla dalga gecmekten baska yaptigim ne var acaba. tek kelimeyle, cok sey. bana ne otuzuna gelmis ve hayatta ne yapacagini bilmeyen bir suru diger insandan. once kendin bil derler zira adama. ama en azindan hayret verici bir sekilde bir cok konuda tutarliyim, bunun sebebi de sadece ve sadece laz inadi. o da olmasaydi, eyvahlar olsun, bored to dead'teki george'dan beter, i want that, i want that too diye bagirirdim.

turkiye'de gecirdigim her saniye ustumde bir yuk, sanki sirtima beyaz esya koymuslar da daga yolluyorlar. bir kere bile aah hayat ne guzel aslinda arkadas demedim ya, allah kahretsin. kirec dokesim geliyor butun cografyaya, cunki her yer kokusmus hastalik saciyor. FALAN.

iste bu yuzden sanata, sinemaya, muzige, populer kulture, allah ne verdiyse yeriz abiye sardim. her gecen gun, adini, soyadini telafuz edemedigim ve su gune dek okumadigim icin utanc duydugum bir suru yeni yazar kesfediyor, kitaplarini aliyor, mamafih okumakta zorlaniyorum sevgili gunluk. korkarim gozlerim bozuldu. harfler yamuk yamuk, sanki indesign'da golge atmisim, halbuki NE ALAKASİ VAR. korsun iste kardesim.

su siralar okumaya basladigim iki adet kitap var: birincisi j.m. coetzee'nin (nobel odullu) utanci, ikincisi ise jeffrey eugenides'in  (kendisini virgin suicides'tan taniyoruz) middlexex'i.

middlesex'i izzet ali'ye vermis. o da tuvalette okuyordu cok afedersiniz. ben de tuvalette okumaya basladim ama sonra utanip yanima aldim. tuvalette okumanin sakincasi yok, kitap her yerde okunur da ne biliyim gotum acikken kitap okumak koymaya basladi sevgili gunluk. coetzee'yi ise bir is cikisi vakti, gecenlerde, kapanmak uzere olan kabalci kitabevi'nden bir hisimla neden aldim hic hatirlamiyorum acikcasi. ama sonra nasil okumadim, püü, allah kahretsin demedim mi, dedim.

uff, hala okunacak binlerce kitap var. aman yarabbim ne cok kitab okuyorum. okuma askimi sikiyim cok afedersiniz.

ote yandan, turkiye'nin kistirilmis ve sikko uretim sinirlarindan gecip dunya dehlizlerine dalinca aslinda ne kadar uretken insanlar vay ananas diyorum. peki sanatsal anlamda bu kadar uretim neye yariyor? dunya daha iyi bir yer oluyor mu? tarihe bakinca aslinda evet, oluyor. orta cagda yasadigimi dusunemiyorum misal, kesin benekliyim diye yakarlardi beni. uzgun surad. ama bunca uretimin  gereksiz bir ekonomi yaratmasi asabimi bozuyor. die damien hirst die. bir de ah nerde o eski sanatcilar azizim. simdi herkes para ekseninde yasiyor. ilk kim sanatimdan para da kazanmak istiyorum demis konusunda az once kendi beynimde cevirdigim 2 dakikalik andavalca tartismanin ardindan, husu icerisinde gundelik hayati guzellestirmeye dair seyler hakkinda dusunmeye itiverdim kendimi.

her seye ragmen guzel bir hayat mumkun mu?

mumkun. hem de cok basit seylerde gizlili bu mutluluk. bugun kesfettigim low commitments projects kadar basit seylerde hem de.

bu guzel off gunu de boyle keyif icerisinde gecirmek varmis. arada yazdigim is sebebli yazi olmasa da muthis bir insan olabilirdim tabii.

No comments:

Post a Comment